Ellerim yataktan aşağıya sarkmış, ayaklarım tavana sabitlenmiş şekilde derin bir uykudan uyanıyorum. Bugün dünyanın son günü. Dün gece bunu kutladık. Sanırım içtiğimiz suyu fazla kaçırdım, yoksa yattığım soğuk ve sert zemin mi? Kendimi hissetmiyorum. Burası, direnişçilerimizin son sığınağı. Düşmanlarımız da bizim gibi insanlar. Dünyayı onlar bu hale getirdi, ve ben, bugün dünyanın sonunu getireceğim. Şehirler hala insan dolu, ama umurumda değil. Doğduğumdan beri bu pis ve iğrenç yerdeyim. Dayım, sürgün edilmeden önceki zamanları anlatırdı. Eskiden sert zeminlerde değil, yumuşak ve rahat yerlerde uyurlarmış. Şehirdeki insanların rahat yaşamlarını düşündükçe çıldırıyorum. Ama artık onlar da bizimle birlikte yok olacak.
Birçok direnişçi grup vardı, hepsi yok oldu. Kimisi yakalanıp köle oldu, kimisi acımasızca öldürüldü. Sadece biz kaldık. Ve bugün, biz de yok olacağız. Bu sefer dünya yok olacak. Sonra hazır olun, çünkü son bugün ve yarın yok.
Kafesin içindeki özgürlüğü sen çok iyi bilirsin. Çünkü özgürlüğün kavramını sen en başta yazdın. Özgür olabilmek için kendini kafese kapattın, sonra bunu kabul ettin. Hadi itiraf et, karanlıktan nefret ettiğini ve ölümden korktuğunu. Beni engellemeyi kes ve korktuğunu bana söyle. Başka bir yolu olmadığını kabul et. Her yol denendi ve herkes öldü. Sonsuza kadar saklanamazsın. Özgür olduğunu düşünüyorsun ama yanılıyorsun. Onlar senin özgürlüğünü aldı. Ben zaten doğduğum yerdeyim. Sen güneşi daha iyi bilirsin. Ben, güneşe en uzak yerde doğdum ve bugün, güneşi ilk ve son kez göreceğim. Beni daha fazla kekeleme. Yeter, seninle vakit harcamak istemiyorum. Çünkü dünyayı yok edeceğim ve güneşi göreceğim.
Yorumlar
Yorum Gönder