Ana içeriğe atla

Yitiremediklerim




"İnsan" diye başlamak istemem aslında, ama bir şekilde başlamak zorunda hissediyorum kendimi. Belki de sadece öyle sanıyorum, kim bilir? O yüzden "insan" gibi başlamak hiç içimden gelmiyor. Okuyorum, ama okudukça daha da derinleşemiyorum. Hayatım da işte böyle, sevdiğim her insan bana acı verir mi diye düşündüm hep. Öyleymiş, bunu bir müzik dinlerken, bir film izlerken ya da bir kitap okurken fark ettim. Ya da belki bir gece, ıssız bir yolda, zifiri karanlıkta. Üzüldüm ama ağlamadım, gözümden düşen iki damla yaş hariç. Gerçekten hiç mi? Yoksa bu her şey saçma bir rüya mıydı?

Uzun süre sustum, ya da belki sen öyle sandın. Oysa çok şey yazdım, çoğunu da karaladım. Yazılarım, hep karşılık bekleyenlerle, bir de gerçekten merak edenlerle doldu. Hayaller kurdum çoğu zaman. Bazen birini öldürdüm, bazen de zengin oldum. Bazen ben öldüm, gökyüzünde kendimi gördüm. Denize açıldım bir kağıttan gemiyle ve o kağıdı odamda hep hayal ettim. Beni üzeni, hep hayal ettim. Ama yine de ağlamadım. En çok da unutmayı hayal ettim.

Başlıksız yazılarım birikti, burası dolup taşmaya başladı. Korktum, utandım ve belki de sana mahcubum. Anlatamayacağım şeyler vardı. Yitiremediklerim gibi. Bunu anlatsam, saçma gelir hem sana, hem de bana. O yüzden ben, yitiremediklerimden hep yitik kaldım.