İki tekerlek bir tutkudur, özgürlüktür, yeryüzünde uçmaktır. Hiçbir şey bu deneyimin yerini tutamaz. Motorlu ya da motorsuz, insan bu keyiften kolay kolay bıkmaz. Ben de bir iki tekerlek tutkunu olarak bisikleti daha çok severim. Bana göre daha masumdur, ya da eskiden öyle zannederdim.
Çocukluğum Bartın'ın merkez köylerinden birinde, dedemlerin yanında geçti. Ailem İstanbul’da çalışırken ben köyde hayatın tadını çıkarıyordum. O zamanlar bir "çetem" vardı, çocukluk arkadaşlarımla birlikte zaman geçirirdik. Dünya o zamanlar daha farklıydı. Çoğunu pek hatırlamasam da tahtadan arabamı unutamam. Tekerlekleri de, oturduğumuz yeri de tahtadandı. Yön kabiliyeti yoktu ama evimizin önündeki eğimli yolda kendimizi bırakır, çimenlerin üstünde hızla ilerlemeye çalışırdık. Babam bana büyük bir oyuncak kamyon aldığında tahtadan arabamı bir kenara koydum. Belki dedemi bu hareketimle üzmüşümdür ama kamyon kırılınca tahtadan arabayı tekrar kullanmaya başladım.
Sonra büyüdüm ve okula başladım. İlkokulun bir yılını köyde okuduktan sonra İstanbul’a ailemin yanına taşındım. O zaman tam olarak ne zaman hatırlamıyorum ama babam bana dört tekerlekli bir bisiklet almıştı. Önce desteklerle kullanmaya başladım. Bir gün babam destek tekerleklerini çıkardı ve beni iki tekerlekle sürmeye zorladı. İlk başta korksam da birkaç denemeden sonra bisikleti dengede tutmayı başardım. O an içimde bir kıvılcım çaktı. Bisiklet benim için artık bir tutku olmuştu. Her gün bisiklete biniyordum. Ancak yazları köyde olduğum için bir süre bisiklete hasret kaldım. Yine de içimdeki bu heves hiç dinmedi.
Lise çağına geldiğimde, ortaokuldan mezun olur olmaz kendime bir bisiklet aldım. O yaz, hayatımın en güzel dönemlerinden biriydi. Arkadaşlarımla bisikletlere binip uzak yerlere gider, yeni açılan internet kafelere takılırdık. Bazen yalnız kalırdım; o zaman da ananemlere gitmek için bisikletime biner, çam ağaçlarının arasından geçen orman yolunda keyifle pedal çevirirdim. Orası huzurun başka bir tanımıydı benim için.
Lise boyunca bisiklet benim hem eğlencem hem de ulaşım aracım oldu. Karda yol açmak, köpeklerden kaçmak, bisikleti omuzlayıp yola devam etmek... Ne yaşarsam yaşayayım bisiklete binmekten hiç bıkmadım. Ancak hayatın her güzel şeyi gibi, bisiklet tutkum da bir noktada duraklamak zorunda kaldı.
Liseden sonra üniversiteye başladım ama tamamlayamadım. Hayatta bir şeyler yapmak gerektiğini hissettiğim bir dönemde çalışmaya karar verdim. İlk işime girdiğimde, iş yerine bisikletle gitmeyi tercih ettim. Ancak bu tercih, benim için tatsız bir sona dönüştü. Bir gün, iş yerine giderken yolda yürüyen bir adam aniden dirseğini açtı ve bisikletimin dengesini bozdu. Düştüm ve kaval kemiğimi parçaladım. Ağrılı bir ameliyat süreci ve uzun bir iyileşme dönemi geçirdim.
Tüm bu zorluklara rağmen bisiklete olan sevgim hiç azalmadı. Dün, yeğenimin bisikletini görünce birkaç tur atıp eski günleri yad ettim. Ancak kendi bisikletlerimin akıbeti pek parlak olmadı. İlk bisikletim hatıralarımda kaybolup giderken, lise yıllarımda kullandığım bisiklet çalındı. Bir gün eve yakın bir yerde, eski bir garaja bırakmıştım. Ertesi gün baktığımda yerinde yoktu.
Bu hikayemi neden mi paylaştım? Belki de bir dostuma verdiğim sözden dolayı. Burada anlatamadığım birçok anı var ama bisikletin hayatımdaki yerini bu kadarıyla anlatabildiğimi umuyorum. Hepinize keyifli günler diliyorum. 😊
Yaa ben de çok severim bisiklete binmeyi ama güzel anılarım yok. Bir türlü beceremiyorum :)) En son 5 yıl önce binmiştim. Erikli de tatildeydik. Üç dört kere düşmeme rağmen inat ettim yine bindim. Yok olmuyor. En son dizimden ve kolumdan kanlar damlıyordu :)) Teyzem de "Allah seni ne yapmasın. Bu halin ne?" diye bağırmıştı. Aklıma geldi bu yazını okurken gülümsedim. İyi ki paylaşmışsın :))
YanıtlaSilDüşmemek için hızlanmak lazım. Aslında çok tehlikeli güvenlik ekipmanı olmadan binmememiz gerekiyor ama işte gelde laf anlat bize. :)
SilBen bayılırım bisiklete binmeye. Kendimi en çocuk hissettiğim zamanlar onlar. Bizimle hikayeni paylaşman da çok güzel.💎 Kalemine sağlık.
YanıtlaSilBen de yazarken çocukluğuma geri döndüm. Teşekkür ederim yorum için.
SilSelam Uğur, yaşamın içinden çıkan yazıları okumak gerçekten de bir zevk. Yaşamda güzel anılar ve güzel anlar bırakmak zamanın bütün anlarına mutluluk yayıyor. Talisiz bir kaza olmuş. Bisiklet yolu kadar sürüş ekipmanlarını da kullanmak gerekli. Bisiklet yolu olmasa da sürüş ekipmanları şart...
YanıtlaSilBisiklet yolu olmaması başlı başına bir sorun. Ülkemizde pek yaygın değil maalesef. Ekipmanlar konusunda ise hep bir boşvermişlik var. Kazanın üstünden uzun zaman geçti. Eskisinden daha sağlam şimdi :) yorum için teşekkür. Ederim.
SilBisiklet sevdalısı olmak böyle bir şey sanırım. Ben çok küçükken ( tıpkı sizin gibi) tanıştım iki tekerle. Sonra uzun bir zaman ayrı kaldım kendisinden. Geçen sene artık tak etti canıma ve bana yoldaşlık etsin diye yeniden hayatıma soktum onu. O günden sonra hayat bana daha güzel. Pedallamanın keyfi hiç bir şeyde yok. Kısacası bisiklet bir yaşam şeklidir. Ve bağımlısı olursanız kolay kolay vazgeçemezsiniz derim ben. Yazıyı keyifle okudum. Elinize sağlık.
YanıtlaSilBirde biz içimizde yaşıyoruz düşünün ki bisikletle yatıp bisikletle kalkan insanlar var. Su gibi düşünün. İnsan su içmeden yaşayamaz onlarda bisikletsiz yaşayamaz. Geçmişi geride bırakmak demiş büyük üstad bisiklet için. O yüzdendir belkide. Yorumun için çok teşekkür ederim.
Sil:))) AlKIŞLIYORUM :)))) Çok güzel bir yazı 10 NUMARAYA YILDIZLARDAN 5 5 5 :) Okurken gülümsedim vay canına dedim düşmüş bizim tosbağ :) Bir yönden üzüldüm geçmiş olsun :) Teşekkür teşekkür ederim. Yazdığın için Bisiklet maceranı Anıların için gel Bloğa bak ne yazdım anınla gel ama anısız kabul etmiyorum :)
YanıtlaSilAsıl ben teşekkür ederim. :)). İnan yazarken ben de bazen huzunlendim bazen de gülsüm. Yazarken gerçekten duygudan duyguya girdim. 3 sene oldu duseli onunda tadına baktım nasıl oluyormuş diye. 6 ay evde yattım gerisi yine yattım. :))
YanıtlaSilHahahahahahah Olsun hüzünler sevinçler hepsi bizler için Yazını gördüm şimdi yayınlayacağım :)
SilHuzunlerimize bile sahip çıkalım ki zamanı geldiğinde onlara da gulebilelim. :) Geçmişi yâd ettik sayende. Bir bisiklete binme olayı nerelere götürdü.
SilBenim daha hain planlarım var :) Sustum....
SilŞimdi ben de merak ettim bak. Keşke susmasaydın :)
SilSüpröz :) bozamam zorlanıyorum ama olmaz
SilTamam o zaman beklerim. Daha doğrusu bekleriz. :)
SilBak bakalım söprözüne :) blogda
SilÇok sevindim çok tesekkur ederim. :)))
SilBen teşekkür ederim :)
SilÇocukken her şeyin tadı ayrıydı sanki. Uzun zamandır bisiklete binmiyorum ancak bindiğimde de nedense sert geliyor ve popom acıyor sanki. :) Küçükken de acıyordu da biz mi hissetmiyorduk acaba?
YanıtlaSilÇocukken ki heyecan belki bazı şeyleri yok saydiriyirdu. Ben de tam tersi bildiğim zaman yol uzun olsun gidebildiğim kadar gideyim. Tesekkur ederim yorum için. :)
SilUğur ne güzel anılar bunlar ☺. Hiç bisikletim olmadı, hiç bisiklet sürmeyide öğrenemedim o yüzden. Daha doğrusu hiç bisiklete binmedim ben ve hep binenleri kıskanarak izledim uzaktan 😄. Bu saatten sonrada öğrenmeye kalksam heralde 6 tekerle anca öğrenirim 😊. Arada yaz böyle güzel anılarını Bartın'ı anlat bize bizde oraları sayende öğrenelim gitmiş kadar olalım. Teşekkürler paylaşım için yüreğine sağlık.
YanıtlaSilBence bir denemelisiniz 6 tekerlek bile olsa :). Teşekkür ederim yorum için. :)
SilBisiklet tutkunlarına hep hayran olmakla beraber bi türlü becerememişimdir, özgürlük sembolü gibi, salaş, huzurlu, bambaşka bişey bisiklet, ekipman işi sıkıcılaştrıyor tabii ama gerekli:(
YanıtlaSil3 tekerlekli büyüklerden almayı nasıl istiyorum ama işte yollar güvenli değil yeterince malum ülkemizde:/
Yollar gerçekten çok sıkıntılı bir durum. Ekipman kullanmamanın sonu belli. Ben yine ucuz atlattim. Sahil kenarlarında bisiklet için hazırlanmış bisiklet yolları var şu an kış ama yazın mesela. :)
Silhatırlattığın güzel anılar için teşekkürler
YanıtlaSilHerkesin buna benzer anıları vardır ki yorumundan kendi anılarını hatırladığını anlıyorum. :).
SilBu saatte sana geldim. Hem de hayalimdeki bisikletimle. Mayıs Yağmuru kızıma anlatmıştım. Biz Uşak'ta yaşarken, babam bizi Konya'daki bağlarımıza amcamın yanına yollardı yazları. Mavi bir bisiklet vardı. Kız bisikletiydi. Bir tane daha. Amcamın kızıyla biz o bisikletlere binip, otoban gibi büyük şehirler arası yola kaçardık. Hızla sürerken yanımızdan koca koca otobüs ve kamyonlar geçerdi. Yaş 14 hadi belki 15 diyelim. Biz bunu sık yapmaya başladık. Çok zevkliydi alıp kaçmak bisikletleri. Bir gün bayağı zaman aşımı yapmışız ki korktuk, döndüğümüzde ise amcam Komya'dan dönmüştü ve burun buruna geldik. Gerisini sorma. Ben geri postalandım Uşağa. Çok kızmıştım amcama. Tabii içimden. Konyalılar acımasızdılar biraz. İşte bu aklıma geldi. Hikayen güzeldi. Bana yine o günlerimi hatırlattı. Kalemine sağlık oğlum. Sevgilerimle :)
YanıtlaSilÇocukluk deliliktir. En saf ve temiz duyguları en içten ve en güzel maceraları o zamanlar yaşarız. Nasil şimdi kiziyoruz çocuklara kendi cocuklugumuzu unutarak.
SilO olayı biz de çok yaptık yanimizdan hızla geçen arabalar. Adrenalin. :)) Hatta Toros marka araba görünce geçmeden rahat edemiyorduk. :)). Teşekkür ederim
Ben bisiklet sürmeye başlamadan iki kez bisiklet çarpınca uzaklaştım ondan. Feci yaralanmadan sonra yanına bile yaklaşmadım. Ama o tahta araba. Biz bilyali diyoz. Yol bayır asfalt. Bir hız yapardık ki. Kuzenlerle yarışırdık.
YanıtlaSilErkek Kuzenler eskiciden aldıkları bisiklet iskeletini topladıkları diğer parçalarla günlerce tamir eder fren yerine de ayağını arka tekere sürerek yapardı. Şimdi hepsinin arabası var ve yeğenim bisiklet sürer her yaz ve hergün sabah akşam.
Başkasının hatırasını okuyunca kendi geçmişime giderim hep. Yine öyle oldu. Dolu dolu geçirdiniz çocukluğunuzu ben öyle hissettim.
Anılar güzeldir heleki çocukluk anıları. Hatırlamak gerekir onları. Size bu duyguyu yasattiysam ne mutlu bana. Çok tesekkur ederim değer verip yorum yazdığınız için.
Sil