Hastalıklı bir ruhun, sevimsiz bir yüzün var.
Kahvede dizilmiş okey taşları, evde çay içme arzusu.
Geriye dönüşler sanki küfür gibi yankılanıyor,
Ama bir anlamı olmalı ki, sevişmek neye yarar?
Bugün cumartesi; zirveye az kalmış bir dağ sanki.
Hayallerim mi bu, gerçeklerle savaşan?
Sadık bir dost, sokakları ona emanet etmişiz,
Ama adam öldürmenin cezası, azıcık bir kefaret yalnızca.
Karanlık çökerken şehrin üstüne, adımlar yankılanıyor.
Gözlerde yorgunluk, ceplerde bozuk hayaller taşıyoruz.
Biraz umut, biraz nefret, biraz da geçmişin yükü,
İnsan dediğin bu değil mi zaten?
Her birimiz bir savaşçı; kılıçlarımız hayaller,
Ama düşmanımız hep kendi gerçekliğimiz.
Sokak lambaları titrek, gölgeler boy gösteriyor.
Kaldırımda bir şişe, içinde bir rüya, bir hezeyan.
Ve biz, suskun kalabalıklar, aynı döngüde savruluyoruz.
Hastalıklı ruhlarımızla birbirimizi izliyor,
Kendi korkularımıza sığınıyoruz.
Belki bir gün, bu döngüyü kırarız.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilNe desem bilemedim ki 2 gün dur Ask kokuyor bloglar 😊 Kalemine Sağlık.
YanıtlaSilTesekkur ederim. Asktan pek fazla bahsedemem yetenegim yoktur fazla. :))
SilEmeğinize sağlık.
YanıtlaSilTesekkur ederim
Silçok güzel =) değişik bir üslup ve anlaşılır bir dil =)
YanıtlaSilDusunceleriniz icin cok tesekkur ederim. :))
SilGüzel bir paylaşım.Emeğine sağlık
YanıtlaSilTesekkur ederim
Sil'Geriye dönüşler; sanki sövmek gibi' bu cümle ile yaşanmışlıklarım arasında ince bir çizgi olduğunu fark ettim.Tek bir cümle beni benden aldı yüreğine sağlık ^^
YanıtlaSilNe mutlu bana o zaman :) Teşekkürler yorumun için.
Sil