Paydos ederken bugün olanları başa sardım bir daha düşündüm. Öfkeyle baş edemeyen hemen parlayan insanlar vardı. Arkadan dedikodu yapıp kuyu kazanlar vardı. İşe girdiğim ilk günden beri benim yanımda olan beni kollayan, kaçıp gitmememe vesile olan abilerimde vardı. Herkesten uzak durmaya çalışsam da bana sürekli samimi davranıp aslında nefretini gözünden okuduğum insan hep vardı. Umurumda mı? Değil tabi ki niye öyle insanların kafamı ağrıtmasına izin vereyim. Bu aptallıktan başka bir şey değil. Neyse ben sizi daha fazla bu iş muhabbeti ile boğmak istemiyorum. Bir müzik açalım dinlerken devam edelim.
Bir yazı yayınlarken aklımda milyonlarca sorular oluyor. Acaba beğenilir mi? Yayınlamasam mı? Çok mu kötü oldu acaba? İlk başlarda böyle bir kaygılarım yoktu. Zaten ilk başta okuyucum da yoktu. Şimdi mesela 51 takip edenim var ve biraz sorumluluk yüklü omuzlarımda. Her zaman da belirttiğim gibi blog maceramın en başlarında okunsun diye bir hevesim yoktu. Sadece ben buraya kaydedeyim. Olur ya belki bir gün bir kaç kişi okur. Olmadı çocuklarım okur (50 sene sonra :D).
Ben bu tip düşünceler içindeyken bir gün paylaşma kararı verdim ve bir yazımı google+ topluluklarında paylaştım. Bir kaç yorum aldım (Düşünsene biri benim yazdığımı beğeniyor. Nasıl bir duygu bu. Nasıl bir şey. Ben yaptım ve benim yaptığım bir iş beğeniliyor. Hem de hiç tanımadığım yüzünü görmediğim bir kişi tarafından.). Bende bu topluluklardan ilgimi çeken yayınları okumaya ve ilginç konularda dilimin döndüğü aklımın yettiği kadarı ile yorumlamaya başladım. Takip ettiklerim oldu bir sonraki ve bir sonraki yazısı için. Takip edip bir sonraki yazılarını beğenmediğim için çıktığımda oldu takipten. Yazılarım okunsun gibi bir niyetim yoktu aslında ama durum böyle olunca neredeyse bütün sosyal medya sitelerinden hesaplar açtım (hiç birini kullanmadım). Çoğu yerde paylaştım aman aman tıklanma olmasa da benim için büyük sayılara ulaştı diyebilirim. Sonrasında sıkıldım artık paylaşmaktan. Şimdi çok az bir paylaşım yapıyorum ve tıklanma oranı 4/3 geriledi diyebilirim. Önemli değil ben bana gelen yorumlardan hep memnunum. Hepiniz mükemmelsiniz. Şimdi en başa dönüyorum. Şu an korkusuzca yayınlıyorum yayınlarımı. Çünkü 1 kişi bile beğense o şiiri yada yazıyı o bana yeter. Aslında bir de kendimiz içinde yazıyoruz. Kafamız dağılıyor o iş yerinin stresinden uzaklaşıp, dünyanın adaletsizliğini azda olsa görmezden gelip, tüm bencilliklerden sıyrılmış bir şekilde.
Bir kaç konu var aslında canımı sıkan. Çok büyük olmasa da bu konu canımı sıkıyor. Sizinle alakası yok kesinlikle :). Mesela bilgisayarımda bir taraftan müzik dinlerken diğer taraftan yazı yazamıyorum. Donup duruyor kahrolası gevur yapımı. :) Zaman zaman sinirlerimin gerildiğini hissetsem de yatıştırıyorum kendimi. Klavye zaten tir tir titriyor anlatamam.. :) Diğer bir konu ise telefonum.(Herhalde sorun kalmadı gibi. Ama 1 ay sonra hiç bir sorun kalmayacak.) Takip ettiğim o şahane insanların yazılarını şiirlerini okuyor bazen de okuyamıyorum. Okuduklarımı yorum yazıyorum bazende yazamıyorum. Bunun sebebi telefonun ani kapanmaları (Batarya aldım daha yeni sorun olmaz daha sanırım). Yazıyı okuyorum beğeniyorum. Yorum yazıyorum artık son kelime ve telefon kapanıyor. :) Bende son zamanlar yorum atmamayı tercih ettim. Eve geldiğimde de bilgisayarın yavaşlığı itici geldiği için de açmıyorum. İşte bazı akşamlar sabahtan çok ilgimi çeken ve yorum yapmalıyım dediğim yazılara hemen giriyorum ve yorumumu bırakıyorum. Lütfen yorum yapmadıklarım yanlış anlamasın. Yazının daha gerisinde de belirttiğim gibi dilim döndüğünce ve aklım yettiğince. Duygularını bir türlü karşı tarafa geçiremeyen genç bir kardeşinizim ben.
Peki en alıcı noktaya gelelim. Ben yalnızlık meydanı altında şiirlerimi paylaşıyorum, yazılarımı yazıyorum. Hiç merak eden oldu mu? Bu "Yalnızlık Meydanı" neyin nesi diye. Bulutsuzluk Özlemi'nin Karanlık ve Soğuk adlı bir parçasının içinden geçen bir mekan adı.
Yalnızlık meydanında arkadaş konuşmalar
Salepçiler, kokoreççiler.
Hiç üşümez bu insanlar....
...
Çok sevdiğim şarkılardan sadece bir tanesi. Duygulanırım dinlerken. Beni çok etkilemiştir. İlk dinlediğimde hatırlıyorum bu söze başladığında tüylerim diken dikendi.
Şimdi benimde merak ettiğim bir kaç şey var. Sizlere sormak istiyorum;
Yazıların ve şiirlerin altındaki müzikleri dinliyor musunuz? Hoşunuza gidiyor mu ve paylaşmaya devam edeyim mi?
Yorumlarınıza verdiğim cevaplar sizce yeterli mi? Yada yorumlarınızı adam akıllı cevaplayabiliyor muyum? Eğer hayırsa kulaklarımı çekeceğim. :)
Sadece şiir mi paylaşayım yoksa ufak tefek bu şekilde yazılar paylaşarak konu dışına çıkayım mı?
Benden bir hikaye okumaya ne dersiniz peki? Olur mu benden bir hikaye yazarı? :)
Sizin bana sormak istediğiniz sorular elbette vardır ( umarım).
Hem sorularımın cevaplarını hem de sizin bana sormak istediğiniz soruları yorum olarak bildirirseniz sevinirim. Hepinize teşekkür ediyor. Vaktimi fazlasıyla aldın diyene de özürlerimi iletiyorum. Saçmalamaktan bir an önce vazgeçip lagara lugarayı kapatmak istiyorum.
Hepinize keyifli günler. Saygılar.
İçini döktüğün bir yazı olmuş. Şarkı paylasimlarini seviyorum şahsen ben. Önemli olan sadece içinden geldiği gibi yaz gerisi hiç önemli değil.
YanıtlaSilKafamda bazı soru işaretleri var onlarıda gidermeye çalıştım sanırım çok uzun tuttum. Şarkıları beğenmene sevindim. :)) teşekkür ederim desteğin için.
SilKeyifli bir yazıydı. En azından benim okumayı sevdiğim tarzda ve samimi yazılmıştı. Şarkıları da paylaşmaya devam etmelisiniz.
YanıtlaSilSamimi olarak gördüğünüz için teşekkür ederim. Şarkı paylaşımları o zaman son sürat gelecektir. :)
YanıtlaSilDürüst olarak cevap veriyorum hakim bey :) Parmağım havada Şiir durumlarını elimden geldiğince 2 veya 3 kere okumaya çalışıyorum o duyguyu daha iyi anlayım diye ama bence bir yerde sınırlı kalma derim ben nacizhane Konu olur ilgi alanların olur Hobilerin Fobilerin bunlar olur daha dikkat çeker konu konuyu çeker bir bilgi paylaşımında sorular sorulur Tabi hepsi senin içine sinmeli sinerek isteyerek yaparsan daha mutlu olursun Birde açtığın konunun dönüşlerine bir bak nasıl tepkiler alıyorsun Çok yazdım yine kafan şişti ben kaçtım :)
YanıtlaSilElimden geldiğince kendime sınırlama koymamaya çalışıyorum. Düz yazı olarak kendimi ıfade edebilme durumları şu an sürmektedir. :) Bir de buralarda yeniyim. Nasıl bir şeyler yapacağım konusunda pek bir fikrim yok gibi. Estağfurullah ne demek niye kafam şissin. :)
SilBende yeniyim bende eski değilim inan bende çok düşünüyorum. Sinema izlediğin filmler seviyorsan şayet bunlar çok güzel olmakta Kitap tanıtabilirsin okuyorsan Bunun yanı sıra arada futbol yazabilirsin :) ciddiyim Blog dünyasında bu tarz sevende var arada bunlar olur
SilBu cevabı verirken kendimden nefret ederek yazıyorum şu anda. :) Sinema film dizi çok nadir izlerim. Kitap okuma konusunda kendimi çok zorluyorum. Futbol konusunda ise pek bir ilgim yok gibi takip etsem de. :) Ama sana bir sözüm vardı hatırlarsan. Hikaye konusunda yarın bir aksilik olmazsa ilk bölüm geliyor. Bisiklet konusunda ise yazamadım bir türlü ama o da 1-2 gün içinde yazacağım. Odaklanacağım bütün zihnimi vereceğim oraya. :)
SilZaten o sözünü ben unutmadım ki :)) Sürekli dile getirmedim :)) İkincisi Bisiklet olayını bekliyorum :)) hahahahahah İlk mutlu anını okuyacağız o zaman :) Kaplumbağa gibisin gerçi bende öyleyim ne olacak bizim bu halimiz belirsiz haydi başaracaksın ben inanıyorum :)) kaplumbağa kızma olur mu :))
Sil1-2 aydır öyleydim. işler yüzünden bayram yüzünden kendimi toparlama fırsatı bulamadım. Şimdi için söz vermiyorum ama haftada 3-5 yazı girmeyi düşünüyorum bloğa. Daha fazla vakit ayırıp hem kendimi geliştirmek hem kafamdaki delice düşünceleri azaltmak istiyorum. Bu arada kızmam. Kızmadım da zaten sadece o bana söylediğin terimi beğendim.. :)
Sil